Popüler Yayınlar

24 Nisan 2014 Perşembe

Firavunlar Bile böyle gaddar değildir!...

Yoksulluk kader olamaz.. takvimler 1977'yi gösterdiğinde henüz kanlı 1 Mayıs yaşanmamıştı..sol,sosyalist ve devrimci söylemlerinde pratiğin hızla ivme kazandığı hatta zirve yaptığı bu yıl kendini müzikal unsurlardada gösterecekti..Cem karacanın ajitatif tavırlı progressive rock topluluğu dervişan işte tamda bu politizasyonda müzik gündemine bomba gibi düşen bir albumle adından söz ettirdi..aslında grubun o zamana kadarki tavrıda pek yabana atılır cinsten değildi..şimdi biraz geriye dönmekte fayda var..Cem karacanın beraber büyük Anadolu pop/rock hitlerine imza attığı topluluğu kardaşlardan sonra moğollarla birleşmesinden sonra düştüğü boşlukta yeni arayışlar içine girmişti kuruluş formasyonunda yine kardaşlardan bir takım elemanlarla kurduğu dervişan Cem karacaya müzikal yolculuğunda level atlatacaktı..dervişanla beraber politize yüzü iyice ayyuka çıkan Cem karaca yeni grubunun progressive altyapısıylada benzerlerinden ayrılıyordu.Dervişan Cem karacayla birçok efsane 45'liğe imza attı..bunlardan başlıcaları tamirci çırağı,mutlaka yavrum,kavga,parka vb.eserlerdi..grubun gittiği yön cem karacanın karizmasıyla beraber müzikal bir mit yaratıyordu..kurulduğu 1974'ten 1977'ye kadar sayısız eleman değiştiren grup 1977'de türk müzik tarihinin unutulmaz bir uzun çalarına imza attılar..bu albümün adı oldukça politik ve ajitatif vurguları olan "Yoksulluk Kader Olamaz" idi.albümün en önemli özelliklerinden biriside cem karacanın toplamalar dışında yayınladığı ilk uzun çaları olmasıdır.albume dönecek olursak album konsept bir album olarak değerlendirebilir zira albümdeki şarkıların introları hep aynı piyano partisyonundan hareket eder ve bütün şarkıları birbirine bağlar böylelikle diğer şarklar arasında köprü ve bütünlük oluşturur..albümün kadrosuna gelecek olursak vokalde Cem karaca Bass gitarda albümün long playın kapağında görünmemesine rağmen Murat töz (kapakta hami barutçu vardır) piyano ve klavyelerde Uğur Dikmen,davulda agresif performansıyla Sefa ulaştır ve gitarlarda Taner öngür yer alır..album progressive yapısıyla ön plana çıkar özellikle yoğun piyano ve klavye kullanımıyla liriklerdeki sert söylemlerle harikulade bir bütünlük oluşturur..lirikler deyince unutmadan Ahmet arif Nazım hikmet,can Yücel gibi toplumcu şair ve yazarların şiirleriyle hayat bulan album günümüzde "kült" mertebesine çoktan ulaşmıştır.müzikal muhteviyatına dönecek olursak davul icrasından Bass gitarın ritmden bağımsız yürüyüşlerine harika bir uyum içinde seyreder album..maden ocağının dibinde gibi ustalıkla icra edilen bu şarkıda Cem karaca her zamanki karizmatik sesini bütün yüksek perdelerde gösterir..albüme adını veren şarkının girişinde insanların seslerinden olusan introda albümün günümüzdeki yerini pekiştiren ayrıksı bir detaydır.sonlandıracak olursak "yoksulluk kader olamaz" o dönemki politik tansiyonuda yansıtan konseptiyle ve müzikal örgüsüyle hala müzik tarihimizin kilometre taşlarından olma sıcaklığını koruyor..nesilden nesile bu değerli mirasın aktarılacağıda bir gerçek..değerinden hiçbirşey kaybetmeyecek olması en büyük temennimiz..Cem karavanında dediği gibi kahrolsun YOZ MÜZİK!. 25 Nisan 2014 00:06 Perşembe

20 Mart 2014 Perşembe

Cancer

Iki haftada hayatımın seyri,güzergahı,mecrası değişti resmen..insanların acıma,hüzün ve çaresizlik içindeki bakışlarının arasında kendimi yeniden kaybedip kaybedip yeniden buluyorum..daha önce hiç özümsemediğim bir duygu bu..ne yapmam ve nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyorum ama bu yolun sonu aydınlık..seziyorum..yavaş yavaş bir strateji planı belirliyorum kendime..sabah doğan güneşi daha aydınlık bularak ve umarak başladım işe..hak utandırmaya..tecrübe,deneyim,korku ve tereddütle kardeş..acabalar,arasında birde koskocaman "umut" var..ve her geçen gün yeşeriyor içimde ..tıpkı arsız bir sarmaşık sürgünü gibi..onu takip etmekte yarar var..hem hangi zorluğu yenememiş insanoğlu..hangi zorluğu?!...

13 Mart 2014 Perşembe

Sevgi

Sevgiyi nasıl yaşatıyorsunuz,nasıl besliyorsunuz..nelere ağlarsınız,ne sizi hüzünlendirir ve keyif verir ..nelerden mutlu olursunuz..neye küfür edersiniz ağız dolusu..nedir sizi kızdıran..hayatımızdaki bu duygu yoğunluklarını ne belirler?..mevsimler gibidir birazda insan,bazen yağmurlu bazen bulutlu ve bazen günlük güneşlik..bir gün bir çocuk gibi mutlu olan insan diğer bir gün hasrete tutsak bir ana yüreği gibi hüzünlere gark olabilir..ve hayatın her anı her saniyesi imtihandır..ve tecrübedir..nefes aldığınız her an'ı,her saniyeyi şans adledin..kibirlerinizin,gururlarınızın ve küskünlüklerinizin bedelini sevdiklerinize ödetmeyin,sevmediklerinizede ödetmeyin,bedel ödetmek için yaşamayın..sınırsız sevgi sadece sevgi ve sevilmeyi hak edene değil haketmeyenede verilir.İnsanın mayasını kötülükler ihtiva etmez..baharı,patlayan papatyaları,çiçekleri,hercai menekşeleri,hanımellerini sevebiliyorsa bir insan,ve eğer serçe yavrularını,kırlangıçları,baştankaraları görünce mutlu oluyorsa bir çocuk edasında,işte o zaman insan olmayı başarmış demektir..bütün bunları iyi düşünün..hayatın bize altın tepsisinde sunduğu bu cömert yüzünü ıskalamayın..tanıyın..sevin..sevilin..hoyratça sevin..sınırsız sevin

11 Mart 2014 Salı

BERKİNE...

Sanırım koltuğunda mutlusundur haşbetbahım,şimdi biraz daha gezeceksin,biraz daha dini ve politik ajitasyon,ve goygoylanma,en büyük sana diyecekler,hizmet falan,urfayı,ağrıyı,dini duyguların hassas olduğu ve inanç mitlerinin tahakkümünün yüksek olduğu illere fırlanacaksın,feodal şehvet orgazmlar yaşatacak sana,sinevizyon gösterilerinde Camii'lerin,restore ettirdiğin medreseler,hanlar,hamamlar gösterilecek..sonra kanuni sanacaksın kendini,cihan padişahı..dalkavuklarının kör tutkusu seni çıldırtacak..ve birden hatırlayacaksın...sıradan bir gün evine ekmek almak için giden,umut yürekli bir çocuğu.. bir zamanlar fişteklediğin toplum polislerinin attığı gaz fişeğinin "destan yazdığı" anı anımsayacaksın..şaşıracaksın..sonra çocukluğun gelecek aklına ..15 yaşında o çok övündüğün Kasımpaşa' sokaklarındaki halin...fakirliğin,sıradan ama onurlu halin..gelecekte ne olacağını düşünmeden ..sonra acıların ortak dilini hatırlayacaksın..zamanın sana ettiklerini o küçük çocuğun yüreğinde hatırlayacaksın..sarsılacaksın..kederleneceksin..15 yaşındaki senle 15 yaşında Berkin sana sevgiyi,masumiyeti,onurlu insan olmayı,direngenliği ve özgürlüğe sallanan 6 köşe çocuk uçurtmalarını hatırltacaklar..sen insan olmayı hatırlayacaksın......

10 Mart 2014 Pazartesi

Linç

Fethiye'den bir haber düştü az önce ekranlara,ellerinde türk bayrağı ve milliyetçi sloganlarla "burası Fethiye,buradan çıkış yok" diyorlardı..başta anlamadım,anlamlandıramadım,ne istiyorlardı,neydi onları bu denli öfkelendiren..aidiyet duygusumuydu..üstelik geçtiğimiz yaz gezi direnişlerinde "gençleri kör eden,işkenceye maruz bırakan ve katleden" poliste oradaydı ve çok pasifti,sayılarıda oldukça azdı..bu kadar güçsüz ve etkisiz olmalarına şaşırdım..bütün bu savruk öfke ve linç agresifliği demokratik siyaset hakkını kullanmak isteyen HDP'nin binasına ve açılışına yönelikti..partilileri balkondan itfaiye aldı,yangından kurtarır gibi,Sivas katliamında sağ kalanları kurtardıkları gibi bir manzara vardı..1993'ten 2014'e "linç kültürünün" gitgide ilkelleşmesi ve tümörleşmesinin örneklerini gördüm..sonra aynı itfaiye tabelayı söktü,o itfaiyecilerde öfkeliydi garip bir şekilde ve bayrak astılar o tabelanın yerine..ülke kurtarıldı sandım,ulubatlı Hasan'ın kemikleri şad olmuştu sanırım..vatan artık emin ellerdeydi.. Ve içlerinden birisi şöyle diyordu : (siz sağ kaldığınıza şükredin) ..en sonunda anladım ; orası fethiyeydi oradan çıkış yoktu!..

6 Mart 2014 Perşembe

Cehape

CHP ve "gemicik" siyasetinden öte bir akıl gerekiyor bu hayata..güzel malzeme tamam kabul edelim ama bu kepazelikler patladıktan beri gandhi'nin cemaatle paralelle pek derdi kalmadı gibi..yani pensilvanyanın kodları artık menzil değiştirdi..bugüne kadar "Kemo yine hükumeti eleştirdi "diye haber yapan cemaat kanalları artık ondan sayın kılıçdaroğlu diye bahsediyor..rantın,pınarın suyu kesilince hemen tellioğullarıyla dirsek teması..boşuna demiyoruz burjuva siyaseti kirli siyasettir diye..halkın partisinin çevirdiği oyunlar Dallas'ı geçti..Sarıgül'ün saç modelide bobby Ewing'e benzemiyor değil hani..

12 Haziran 2013 Çarşamba

direngeziparkı!..(2)

yine tüm ihale "tayyarın" deyişiyle marjinallere,devrimcilere,anarşistlere,sosyalistlere kaldı..gezi direnişlerinin asıl ruhu "kimliksiz" kimlikleri reddeen, ideolojiler üstü bir tavrının olmasıydı.Faşist iktidarın Faiz lobisi,uluslararası komplo,dış mihrakların oyunu klişleriyle hedef saptırması ve akıl bulanıklaştırma keklemesi hiçkimse tarafından ciddiye alınmıyor artık.Toplumun muhalif bütün kesimlerinin pratik ve teorikte (kısmen sıkıntıları olsada,ki normaldir) ortak bir paydada buluşturan sebep tayyarın POST-MODERN FÜHRER tavrını yaşatma isteğindendir.Polis ve halk arasındaki katı,yaklaşılamaz olan duvar artık bertaraf edilmiştir.Bundan sonra hiçbirşey eskisi gibi olmayacak.Kitlesel eylemlerde ortak bir tavır konması gerekliliği ve zarureti doğmuştur.Polisin kendisini "kural koyucu" olarak olayları yatıştırmak yerine bilinçli bir şekilde "insiyatif alıp,son söz sahibi olma" kompleksi halkın gözündeki sıfır olan hastalıklı imajını eksilere sürüklemiştir.Hükümetin faşizan politikalarının,icraatlerinin farklılıklara tahammülsüzlük,kendinden olmayanı dışlama,eleştiri getirme,seküler fikirlere kuralcı,yıkıcı tavrının çöktüğü aşikardır.Direnişin ruhu devlet aygıtları tarafından "manüple" edilmek istenmesi yabancı bir durum değildir.Tüm bu müdahalelere,insanlık dışı uygulamara rağmen DİRENİŞ RUHU ,öğrettikleriyle,benzersiz bundan öncekilere benzemeyen özgün tarzıyla ,sınıf tarihindeki şanlı yerini çoktan almıştır